Menu Close

Filtre

Lokasyon

Vize

Mevsim

Kategori

Tarih Aralığı

FİLTREYİ UYGULA

Menu Close

Avrupa Sanatının Kökenleri: Prado Müzesi

Eski İspanyol Kraliyet koleksiyonunu içinde barındıran ve kökenleri 12. yüzyıla kadar dayanan, Avrupa’nın  en önemli sanat eserlerine ev sahipliği yapmakta olan Prado Müzesi, İspanya’nın başkenti Madrid’in en önemli turistik merkezlerinden biri niteliğindedir. İspanyol sanat tarihinin en önemli eserlerini içinde bulundurduğu düşünülen müze, 1819 yılında resim ve heykelleri sergilemek için kurulmuş. Diğer türlerdeki sanat eserleri de koleksiyonuna eklemekten geri durmamış. Dünyanın birbirinden önemli müzelerini incelediğimiz yazı dizimizde bu hafta Prado Müzesi’ne konuk oluyoruz.

Prado Müzesinin Tarihçesi

Günümüzde müzeye ev sahipliği yapmakta olan bina, 1785 yılında İspanya Kralı III. Charles’ın isteğiyle Aydınlanma Çağı’nın mimarı Juan de Villanueva tarafından yapılmış. Binanın ilk kullanım amacı müze olması değilmiş aslında. Kralın torununun, dedesine yapmış olduğu ısrar sonucu müze için kullanılmasına karar verilmiş, çok da güzel olmuş. Müze ilk olarak Ulusal Resim ve Heykel Müzesi olarak 1819’da halka açılmış. Müzenin amaçlarından birisi de İspanyol sanatının diğer Avrupa ülkeleriyle denk olduğunu kanıtlamakmış. Neredeyse bir intikam projesi! Müze 19. ve 20. yüzyıllarda duyulan ihtiyaç üzerine genişletilmiş. İnsanlar bir yerden sonra aynı şeyleri görmekten sıkılmış tabii.

Geçmişten Günümüze Müzenin Koleksiyonu

Müzenin 1819 yılında yayınlanan ilk kataloğunda yalnızca İspanyol resimleri kendine yer bulmuş. 311 resimin yer aldığı müzede, kraliyet konutlarından ve okullardan olmak üzere 1510 esere de ev sahipliği yapılmış. Müzenin bugünkü önemli parçasını oluşturan kraliyet koleksiyonu, 16. yüzyılda V. Charles döneminde eklenmeye başlamış. Bu dönemden sonraki Habsburg ve Bourbon hükümdarları da bu koleksiyonu zenginleştirmeye devam etmişler.

Müzeye zaman zaman müdahalelerde de bulunulmuş. İspanya İç Savaşı sırasında Milletler Cemiyeti’nin tavsiyesi üzerine müzedeki birbirinden önemli 353 tablo, Madrid’den önce Valencia’ya daha sonrasında ise Girona’ya ve Cenevre’ye gönderilmiş. İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla eserler geceleri trenlerle Fransa üzerinden geri Madrid’e taşınmış. Franco, diktatörlüğü döneminde -şaşırtıcı olmayan bir şekilde- eserlere yeterince değer göstermemiş ve birçoğunu elçiliklere göndermiş.

Bu değerli koleksiyonda Francisco Goya, Hieronymus Bosch, El Greco, Peter Paul Rubens, Titian ve Diego Velazquez gibi önemli sanatçıların eserleri bulunmakta. Francisco Goya’dan Giyinik Maya, Hieronymus Bosch’tan Dünyevi Zevkler Bahçesi, El Greco’dan Elini Göğsüne Koymuş Şovalye ve yine Goya’dan Çocuklarını Yiyen Satürn, Diego Velasquez’den Nedimeler gibi önemli eserler bu müzede sergileniyor ve turistlerin ilgi odağı olmayı başarıyor.

Dünyevi Zevkler Bahçesi – Hieronymus Bosch

Hollandalı ressam Hieronymus Bosch, bu eserini 1503-1504 yılları arasında ortaya koymuş. Tablonun sol panelinde, Adem ile Havva ve harikulâde hayvanlar eşliğinde cennet tasvir edilmiş. Orta panelde pek çok çıplak figür, eşsiz güzellikte meyveler ve kuşlarla birlikte dünyevi zevkler; sağ panelde ise günahkârların değişik biçimlerde cezalandırılışının gösterildiği cehennem resmedilmiş. Dış paneller kapatıldığında ise rölyef (kabartma) üzerinde tanrının dünyayı yaratışı konulu eser görülmekte.

Çocuklarını Yiyen Satürn – Francisco Goya

Bu eserde Goya, Tanrı Satürn’ü oğullarından birini yerken betimlemiş. Çocuğun başı ve sol kolu yenmiştir.  Eserde Tanrı Satürn, çocuğun sol kolundan bir parça daha ısırırken görülmektedir. Karanlıktan fırlayışı, açık ağzı ve gözlerinin beyazındaki belirginlik sebebiyle bir tür delilik hali içindedir. Resmin anlamına ilişkin birçok yorum önerilmiştir: Gençlik ile yaşlılık arasındaki çatışma, her şeyi yeyip bitiren zaman, tanrının gazabı, kendi çocuklarını savaşlar ve devrimler sırasında adeta yiyip bitiren İspanya’nın durumuna ilişkin bir alegori.

Nedimeler – Diego Velazquez

Geç Orta Çağ İspanyası’nın en önemli ressamı sayılan Diego Velazquez’in 1656 tarihli tablosudur. Velazquez’in 1656 yılında yaptığı bu tablo, İspanyol sanatının en önemli örneklerindendir. Ayrıca, sanat tarihinin de ilk üç boyutlu tablosu olarak kabul edilir. Resmin sanat dünyasında bu derece etki yaratmasının en önemli sebepleri, resmin tüm kurallarının uygulanmış olması. Diğer taraftan da geri plandaki aynaya yansıyan görüntü ile bir derinlik ve üç boyutlu bir yanılsama duygusu yaratmış olması olarak belirlenmiştir.

Müzeye Ne Zaman ve Nasıl Gidilir?

Diğer önemli müzeler gibi Prado Müzesi de inanılmaz bir yoğunluğa sahip. Özellikle yaz aylarında gidildiğinde sonunu bulamayacağınız kuyruklarla karşılaşmanız çok olası. Peki bunu önlemek için ne yapabilirsiniz? Online olarak biletinizi alabilirsiniz tabii ki. İnternet üzerinden satışa sunulmuş olan biletler sizleri diğer bilet alanların olduğu küçük bir sıraya alacak -her türlü sıra beklenecek-.

Online bilet almayı unuttuysanız ya da almaya gerek duymadıysanız ‘sabah erken saatlerde kimse olmaz’ yanılgısına düşmeyin. Müzenin yoğunluğu öğleden sonra özellikle akşama doğru azalıyor. Tabii ki yine oldukça uzun sıralar bekleme ihtimaliniz var ama biz size biletinizi online olarak alın demiştik değil mi?

Müzeye tam 5 adet giriş bulunuyor. Eğer biletinizi internet üzerinden almadıysanız Felipe IV. caddesi üzerinde bulunan girişleri kullanmanız gerekmekte çünkü; yalnızca bu iki girişte bilet satışı yapılıyor. Bu girişlerden birisinde indirimli biletler satışa çıkıyor. Hangisi olduğunu anlamak oldukça kolay tabii ki. Daha kalabalık olan giriş! Pazar günleri dışında haftanın her günü 10:00-20:00 saatleri içerisinde hizmet vermekte olan müzeye pazar günleri  ise 10:00-17:00 saatleri arasında giriş yapılabiliyor.

(Bilet Gişeleri)

Müzeye giriş ücretleri 2022 yılında 7.5 Euro olarak belirlenmiş. Tabii ses rehberi veya ek bir hizmet istenirse bu fiyatın üstüne çıkmak gerekiyor. Müzenin ücretsiz giriş saatleri de mevcut fakat oldukça dar bir aralık. Pazar günleri dışında 18:00-20:00, pazar günleri ise 15:00-17:00 arasında ücretsiz giriş mümkün fakat en başta bahsettiğimiz uzun sıralar ücretsiz giriş saatlerinde abartı bir hale gelebiliyor.

Madrid’in en canlı bölgelerinden birinde bulunan Prado Müzesi’ne L1 mavi metro hattı kullanılarak gidilebiliyor. En yakın metro istasyonu ise Atocha istasyonu. Ayrıca L2 kırmızı metro hattını kullanarak, müzeye kısa bir yürüyüş mesafesinde olan Banco de Espana istasyonuna gitmeyi tercih edebilirsiniz. Müzeye 9, 10, 14, 19, 27, 34, 37 ve 45 numaralı otobüslerle de ulaşılabiliyor.

İspanya’ya gidişte Türkiye vatandaşları için vize zorunluluğu mevcut. Türkiye’den Madrid’e, aktarmasız olarak 4,5 saatlik bir uçuşla ulaşılabiliyor. Yolculuğun sonunda ineceğiniz Madrid Barajas Havalimanı, şehir merkezinin tam 13 km kuzeyinde bulunuyor. Madrid-Barajas Havalimanı’ndan şehir merkezine ulaşmanın en pratik yolu ise 24 saat kesintisiz çalışan ücretli havalimanı otobüslerine binmek. Diğer bir alternatif de metroyu kullanmak. Line 8’i takip ederek, Madrid şehir merkezine ulaşabilirsiniz.

Birbirinden önemli müzeleri incelediğimiz yazı serimizi takip etmek için blog sayfamızı ziyaret edebilir, bu müzeleri ziyaret edebilmek için bizlerle iletişime geçebilirsiniz. Veni, Vidi, Venn Tour!

Venn Blog