Menu Close
Menu Close
Kopenhag… Avrupa’nın en yaşanabilir metropolü… “Şehir kompakt, güvenli, çevre dostu ve verimlidir. Geniş yeşil alanları, içinde yüzebileceğiniz kadar temiz bir limanı ve dünyaca ünlü bisiklet kültürüyle yaşamak için uygun bir şehirdir.” deniyor resmi bir tanımda. Kopenhag’ın defalarca ‘dünyanın en yaşanabilir şehri’ ve Danimarka halkının sayısız kez ‘en mutlu halk’ seçilmesi rastlantıdan ibaret değil elbette.
Kopenhag Danimarka’nın başkenti ve en yüksek nüfuslu şehri. 1 Ocak 2022 sayımına göre şehrin nüfusu 805.420. Kopenhag, Zelanda adasının doğu kıyısında yer almakta. Şehrin diğer kısmı Amager’de yer alıyor ve Øresund boğazı ile İsveç’in Malmö kentinden ayrılıyor. Öresund Köprüsü, iki şehri demiryolu ve karayolu ile birbirine bağlamakta. København kelimesi ise Danca’da “ticaret limanı” demek.
Şehirde yapılabilecek şeyler listesinin ilk sırasında bisiklet gezintisi geliyor. Tasarımsal olarak şehir bisikletle gezip keşfetmeye oldukça müsait. Kopenhag’da bisikletle gezmeden şehri tanımış sayılmıyorsunuz. Birbirinden güzel bisiklet yolları görülmeye değer doğrusu.
(Kopenhag’da bir bisiklet yolu)
Danimarka mutfağına bir şans vermek de kimseyi pişman etmez doğrusu. Danimarka mutfağını en iyi deneyimleyebileceğiniz yer yine Kopenhag’ın ta kendisi. Bol et, tereyağı ve deniz ürünlerini bolca içeren Danimarka mutfağında denenmesi gereken ilk şey çavdar ekmeği üzerine balık, patates, yumurta veya yeşillik gibi çeşitli malzemeler konularak yapılan Smørrebrød. Bu yiyecek her yerde bulunabileceği gibi oldukça doyurucu ve uygun fiyatlı.
Dünya üzerindeki her şehirde ‘şehrin simgesi’ olarak adlandırabileceğimiz bir özellik karşımıza çıkar. Bu bazen bir sokak, bazen bir köprü, bazen ise tarihi bir yapı olur. Kopenhag’ın da -diğer tüm büyük şehirler gibi- bir simgesi mevcut: Küçük Deniz Kızı heykeli.
(Küçük Deniz Kızı heykeli)
Heykel 1909 yılında, Kopenhag Kraliyet Tiyatrosu’nda peri masalını konu alan bir baleden etkilenen ünlü bira imalatcısı Carlsberg’in kurucusunun oğlu Carl Jacobsen tarafından yaptırılmış. Baleye konusunu veren Hans Christian Andersen’in yazmış olduğu ‘Küçük Deniz Kızı’ eseri denizler altında bir şatoda yaşayan küçük deniz kızı Ariel’in öyküsünü anlatır. Eserde deniz kızı Ariel karada görmüş olduğu genç ve yakışıklı bir prensle birlikte olabilmek için her şeyden vazgeçer. Her gün denizin dibinden yüzerek yüzeye çıkar ve sudaki kayasının üzerine oturarak aşık olduğu prensi bir an olsun görebilmek umuduyla kıyıya doğru özlemle bakar. Gösterinin bir örneğini izlemek için tıklayabilirsiniz.
Jacobsen bu gösteriyi izlerken deniz kızı Ariel karakterine aşık olmuş ve balerin Ellen Price’dan heykel için model olmasını istemiş. Heykeltıraş Edvard Eriksen heykelin başını balerin Price’a göre modellemiş ancak balerin çıplak olarak modellik yapmayı kabul etmediği için heykeltıraşın eşi Eline Eriksen heykelin vücut kısmı için kullanılmış. Bronz heykelin açılışı 23 Ağustos 1913’te gerçekleşmiş.
(Heykelin yerleştirilişi, 1913)
Böylesine güzel bir hikayeye sahip olan heykel ne yazık ki birçok kez saldırıya uğramış. 24 Nisan 1964’te heykelin başı, siyasi yönelimli sanatçılar tarafından kesilerek çalınmış. Kafa hiçbir zaman geri getirilememiş ve yeni bir kafa üretilerek heykele yerleştirilmiş. 22 Temmuz 1984’te sağ kol kesilmiş ve iki gün sonra iki genç tarafından geri getirilmiş. 1990’da heykelin başını koparma girişimi boynunda 18 santimetre derinliğinde bir kesik bırakmış. 6 Ocak 1998’de heykelin kafası tekrar kesilmiş ve suçlular hiçbir zaman bulunamamış ancak kafa yakındaki bir televizyon kanalına isimsiz olarak iade edilmiş. 4 Şubat’ta 1998’de ise yeniden yerine takıldı.
Heykel 10 Eylül 2003 gecesi patlayıcılarla yerinden sökülmüş ve daha sonra liman sularında bulunmuş. Denizkızının bileğinde ve dizinde delikler açılmış. Heykel defalarca boyanmış ve üzerine defalarca ülke bayrakları çizilmiş. Kopenhag’da eylem yapmak isteyen her grup soluğu heykelin yanında almış. Heykele zarar verilmeden yapılan tek eylem ise heykele kıyafet giydirilmesi olmuş.
Tabii ki heykele her zaman böyle kötü davranılmıyor. Yaşanan bu tatsız olaylar dışında heykel turistlerin göz bebeği konumunda. Kopenhag’ın kıyısında bulunan ve her daim şehri izleyen bu güzel heykel şehre akın eden turistlerin hem buluşma hem de fotoğraf çekilme noktası. Heykelin bu denli çok saldırıya uğraması da turistler üzerinde deniz kızına sahip çıkılması isteğini yaratıyor. Sonuçta dünya üzerinde yaşanan talihsizliklerle bu güzel heykelin hiçbir alakası yok, herkesin malumu. Her şeye rağmen Küçük Deniz Kızı Heykeli küllerinden doğuyor ve şehri gözetmeye devam ediyor.
Sizler de Deniz Kızı Ariel’le tanışmak ve öyküsünü paylaşmak isterseniz bizlerle iletişime geçebilirsiniz. Birbirinden güzel hikayeleri kaçırmamak için blog yazılarımızı takip etmeyi unutmayın. Veni, Vidi, Venn Tour!