Menu Close
Menu Close
Amerika Birleşik Devletleri’nin sembolü nedir? Bazılarınızın cevabını duyar gibiyim: “Özgürlük Anıtı.” Tabii ki herkesin cevabı aynı olmayacak. Birçok insana göre Amerika Birleşik Devletleri’nin en az Özgürlük Anıtı kadar önemli bir diğer sembolü var, o da Golden Gate Köprüsü. Kaliforniya’daki San Francisco Körfezi’nin girişinde, Golden Gate Boğazı üzerinde bulunan asma köprü, San Francisco’yu Marin County’nin kuzey bölgeleri ve daha seyrek bir yerleşim olan Napa ve Sonoma Valley ile birleştirir.
Şu an dünya üzerindeki en uzun on dokuzuncu asma köprü olan Golden Gate’in inşa fikrinin başlangıç tarihi 1872 yılına dayansa da köprünün yapımına 1933 yılında başlanmış. Köprünün toplam ağırlığı 887 bin ton olmakla birlikte yapımında tam tamına 35 milyon dolar harcanmış. Evet köprüler için bu ücretler ödenir fakat işin garip kısmı bu harcamanın Amerika Birleşik Devletleri tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden biri olan Büyük Buhran döneminde gerçekleşmiş olması.
Birçok insanın işsizlikle boğuştuğu, insanların deyim yerindeyse açlıktan ‘öldüğü’ bu dönemde yapılmış olan bu büyük harcama tabii ki büyük yankı uyandırmış. Bir başka görüş ise böyle kıymetli eserlerin yapımı için bazı fedakarlıkların yapılması gerektiği, hangi tarafta olunması gerektiği ise kişiden kişiye değişir şüphesiz.
Peki Golden Gate yani ‘Altın Kapı’ ismi nereden geliyor? Üzerine kurulmuş olduğu, San Francisco körfezine açılan Golden Gate boğazından tabii ki. Asıl mesele boğazın ismini nereden aldığı. Burada konu yine bize geliyor. Golden Gate isminin 1846 yılında Kaliforniya’daki altına saldırı zamanında, Kaptan John C. Fremont tarafından, boğazın kaptana İstanbul’daki Chrysoceras ya da Golden Horn (Altın Boynuz) diye adlandırılan Haliç’i hatırlattığı için böyle bulunduğu söylenir. Bu bir rivayet tabii fakat gerçek olma ihtimali de bir hayli yüksek görünüyor.
27 Mayıs 1937 tarihinde trafiğe açılan köprünün açılış töreninde köprünün şanına yaraşacak bir şey yapıldı. Herkesin bildiği gibi açılışlarda kurdele kesmek adettendir. Beyaz Saray’dan Başkan Franklin D. Roosevelt’in telgrafıyla zincir kesilerek açılan köprü bu konuda da bir ilke sahne olmuş. Golden Gate’i özel yapan şeylerden biri de rengi şüphesiz.
Köprünün ilk aşamada griye boyanması düşünülse de Amerikan donanmasının ‘gemilerden kolay görünebilmesi’ amacıyla köprünün siyah ve sarı çizgili boyanmasını istemesiyle bu plan iptal edilmiş. Projenin bitim aşamasında mimar Edwin Morrow köprüyü kırmızı paslanmazdan koruyucu astar boya ile görünce karar kaçınılmaz olmuş. Deniz ve gökyüzünden ayrılıp, sahildeki doğayla uyumlu olacağı düşünülen sıcak turuncu rengi seçilmiş. Köprü inşaatında ilginç olaylar da yaşanmış. Yapım süresince köprünün altında gerilmiş olan güvenlik ağı, 19 çalışanın yaşamını kurtarmış. Kurtulan bu kişiler daha sonra Half-Way-to-Hell-Club (Cehennemin Yarı Yolu) adını verdikleri bir kulüp bile kurmuşlar.
Golden Gate Köprüsü’nden 1 milyonuncu kullanıcı ise köprünün açılışından tam 48 yıl sonra geçmiş. Şubat 1985’te gerçekleşen olay sonrası kullanıcıya kutlama amacıyla bir baret (?) ve bir kasa şampanya verilmiş. Şanslı gün diye buna denir gerçekten. 24 Mayıs 1987’de ise San Francisco Belediyesi Golden Gate Köprüsü’nün 50. yıldönümü nedeniyle bir kutlama düzenlemiş ve insanların yürüyerek geçebilmesi için köprüyü trafiğe kapatmış. Yetkililer sadece 50.000 kişinin gelmesini beklerken; 750.000 ila 1.000.000 arası kişi gelince neye uğradıklarını şaşırmışlar. Yaklaşık 300.000 kişi asma köprünün üzerine aynı anda yığılmış ve bunun yarattığı ağırlık o denli fazla olmuş ki kavisli kemer tamamen düzleşmiş ve köprü 2 metre alçalmış.
Şu an günde 112 bin aracın kullandığı Golden Gate Köprüsü dünya üzerinde en çok fotoğrafı çekilmiş olan köprü olma rekorunu ise korumakta. Köprülerin ülkeleri, insanları ve kültürleri birbirine bağladığını düşünürsek Golden Gate Köprüsü’nün bu görevin önemli bir hizmetkarı olduğunu söyleyebiliriz.
Dünyanın en önemli yapılarını görmek ve hikayelerine şahit olmak için bizlerle iletişime geçebilir, şimdilik bu köprülerden geçmek yerine hikayelerini okumak istiyorum diyorsanız blog yazılarımızı takip edebilirsiniz. Veni, Vidi, Venn Tour!