Menu Close

Filtre

Lokasyon

Vize

Mevsim

Kategori

Tarih Aralığı

FİLTREYİ UYGULA

Menu Close

Petra: Gül Rengi Şehir…

Ürdün’ün güneyinde yer alan tarihi ve arkeolojik bir şehir olan Petra; kayalara oyulmuş mimarisi ve su kanalı sistemiyle ünlü olmakla birlikte, oyulduğu taşın renginden dolayı “Gül Şehri” olarak da adlandırılmakta. Büyük tarihçi Josephus bölgeye Musa zamanında Medyanlılarca yerleşildiğini ve bunların beş kralından birisinin adının Rekem olduğunu yazmış. Josephus şehrin Arap topraklarında en yüksek değeri kazandığını, Yunanlarca Petra olarak isimlendirildiğini, Araplar tarafından Rekem olarak anıldığını kaydetmiş. Yunanca’da “Kaya” anlamına gelen Petra kelimesinin neden şehre verildiği ise çok açık. Şehir, 2007 yılında Çin Seddi, Kurtarıcı İsa Heykeli, Kolezyum, Machu Picchu, Tac Mahal ve Chichen Itza ile ‘Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ listesine eklenmiş.

Petra Şehri ve Nebatiler

Şehir MÖ 400 ile MS 106 yılları arasında Nebatiler’e başkentlik yapmış. Kuzeybatı Arabistan’da yaşayan göçebe bir kavim olan Nebatiler, Petra şehrinin de bulunduğu Wadi Musa’ya yerleşmelerinin ardından deve, koyun, keçi ve at beslemiş, çölde teraslar kurup üzüm bağları ve zeytin yetiştirmiştir. Ticaret yollarını kontrol etmeleriyle tanınmalarının ardından baharat, tütsü, yağ ve parfüm ticaretinde ustalaşmışlar. Romalılar ve Helenistik dönem Yunanlılarıyla; Perslerle ticaret yapmışlar.

(Petra’da Saray Mezarı)

Antik Yunanistan, Romen, Mısır ve Mezopotamya tarzlarını bir araya getirerek şehri inşa eden Nebatilerin yapılar kazılar sonrasında su kaynaklarını kontrol etme becerisine sahip olduğu, çöl kentinin yükselmesine yol açtığını ve yapay bir vaha yarattığını göstermiş. Ani seller tarafından sıkça ziyaret edilen bölgede bulunan arkeolojik kanıtlar Nebatilerin bu selleri barajlar, sarnıçlar ve su kanalları kullanarak kontrol ettiklerini göstermiş. Baraj inşa edip dağlara tüneller açmaları ve su yataklarının yolunu değiştirmeleri sayesinde şehrin su baskınlarından zarar görmesini engellemişler. Bu yenilikçi fikirler sayesinde Nebatiler, uzun süreli kuraklık dönemleri için su depolamış ve kentin zenginleşmesini sağlamış.

(Petra Şehrinde Bir Su Kanalı)

Petra Şehrinin Keşfi

Petra’yı 1812 yılında Johann Ludwig Burckhardt adında İsviçreli bir kaşif keşfetmiş. Yaklaşık 5 yüzyıl boyunca keşfedilmemiş bir metropol olduğu için ‘Kayıp Şehir’ olarak da adlandırılmış. Nebatiler, ölüm sonrasında hayatın varlığında inan Petra, “Kraliyet Mezarları” olarak bilinen ve en ünlüsü ‘Hazine’ olarak bilinen yaklaşık 800 mezara da ev sahipliği yapmakta. Hazine aslen bir türbe ve mahzen olarak inşa edilmiş ve tam 2.000 yıldan daha eski olduğu tahmin edilmekte. Şehrin yalnızca yüzde on beşinin keşfedildiğinin tahmin edilmesi de oldukça heyecan verici.

(‘Hazine’ Olarak Bilinen Mezarlık)

Petra Hakkında İlginç Bilgiler

Petra’da, bir başka ünlü yapı olan ‘Yüksek Kurban Yeri’nin eteklerinde, dağın yamacına inşa edilmiş devasa bir tiyatro bulunmakta. Tiyatro Kral 4. Aretas döneminde inşa edilmiş ve yaklaşık 4000 seyirci kapasiteli.

Arkeologlar 2016 yılında ana şehir bölgesinin dışında bilinmeyen bir yapı keşfetmiş. M.Ö. 150’li yıllara ait olduğu düşünülen yapının devasa bir merdiveni varmış ve şehir merkeziyle bilinen bir ilişkisi yokmuş.

Petra’ya giriş, geçit anlamına gelen ‘Siq’ adı verilen 1,2 km’lik dar bir geçitten yapılıyor. Yıllarca süren yağmur ve rüzgar, her iki tarafı yüksek kayalıklarla çevrili bu giriş noktasının oluşmasına neden olmuş.

Petra dünyanın en çarpıcı mezar yerlerinden bazılarına sahip. Kraliyet Mezarlarını oluşturan dört mezar arasında Urn Mezarı, İpek Mezarı, Korint Mezarı ve Saray Mezarı bulunmakta. Yapılar geçmişte sellerden zarar görmüş ancak birinci yüzyıldan kalma muhteşem sanat eserleri olarak varlıklarını sürdürmeye devam etmiş.

Kanıtlar, Nebatilerin kent için tamamen farklı bir isim kullandıklarını ve ‘Petra’ isminin çok daha sonra kullanılmaya başlandığını göstermekte. Duvarlardaki oyma yazıtlara ve antik tarihçi Josephus’un sözlerine göre şehir, kraliyet kurucusuna atfen Raqemo olarak anılmaktaydı.

Petra, Hollywood’daki ilk gösterimini Harrison Ford ve Alison Doody’nin rol aldığı, tüm zamanların en ünlü filmlerinden biri olan Indiana Jones ve Son Macera filminde yapmış. O zamandan beri, Mumya Dönüyor da dahil olmak üzere birçok film ve dizinin ana mekanı olmuş.

Birbirinden gizemli antik kentleri keşfetmek için bizlerle iletişime geçebilir, daha fazla hikaye okumak için blog sayfamızı ziyaret edebilirsiniz. Veni, Vidi, Venn Tour!

Venn Blog