Menu Close
Menu Close
18. yüzyılın önemli İngiliz diplomatlarından Edmund Burke’nin “Hepimizin anayurdu İtalya…” dediği, üç yanı denizlerle çevrili (Adriyatik, İyon, Tiren) bir Akdeniz ülkesi olan İtalya’dayız!
Sınırları içinde iki ülke barındıran (San Morino ve Vatikan) İtalya, turizm ve sanayi alanında gelişmesinin yanı sıra tarım ve hayvancılık bakımından da Avrupa’nın en güçlü ülkelerindendir. Vatikan’a ev sahipliği yapması nedeniyle Katolik inanca mensup milyonlar için büyük öneme sahip olan ülke, mimaride barok tarzın temsilcisi olarak anılır.
Kültür mirası ve çeşitliliği nedeniyle Avrupa’nın en gözde turistik konumu olan ülkede dilerseniz Alpler’de kayak yapabilir, dilerseniz Sardinya kıyılarında denizin keyfini sürebilirsiniz. Görkemli dağları, masallardan fırlamış gibi görünen kasabaları ve kıyılarıyla her detayının heyecan yarattığı bu ülkede her insana hitap eden bir şehir bulmak mümkün. Gelin İtalya’nın eşsiz özelliklerine birlikte göz atalım!
Batı’nın ve sanat tarihinin kilometre taşı, Etrüsk ve Antik Roma halkının evi olan büyülü ülke, birçok ülkenin toplamından daha fazla sanat eserine ev sahipliği yapıyor. Unesco Dünya Mirası listesinde rekor sayıda mekana ev sahipliği yapan İtalya, Caravaggio, Leonardo da Vinci ve Michelangelo gibi sanatçıların da izlerini taşıyor.
Keman ve piyano mucitlerini ve Antonio Vivaldi, Giacomo Pucci, Giuseppe Verdi gibi bestecileri yetiştiren; aynı zamanda operanın ana yurdu olan İtalya, klasik müziğin temellerinin atıldığı, farklı sanat akımlarının birlikte gözlemlenebilir olduğu bir sanat ülkesi…
Opera demişken, Milano’da yer alan ve dünyanın en iyi opera binalarından biri olan La Scala’yı görmeden şehirden ayrılmayın.
Birçok medeniyetin doğuşuna şahit olan ve Avrupa kültürünü şekillendiren İtalya, görkemli şehirleriyle farklı sanat akımlarının bir arada hissedilmesine olanak sağlıyor. Örneğin Floransa’da dolaşırken Rönesans’ı, Roma’da ise Barok ve Yeni Klasikçi yapıyı hissediyor; Venedik’te ise Barok’un kasvetli yapısını gözlemleyebiliyorsunuz. Görsel sanatlar ve müziğin yanı sıra İlahi Komedya’nın yazarı şair Dante Alighieri gibi önemli isimlere de ev sahipliği yapan ülke, sanat ve edebiyat tarihi için büyük öneme sahip figürlere ilham olmuş.
Nüfusun %70’inin büyük kentlerde, %30’unun ise kırsal bölgelerde yaşadığı İtalya’da, geleneklerine bağlı bir toplum var. İletişime, aile bağlarına ve kalabalık masalarda yenen uzun yemeklere bayılan İtalyanlar, hayatı bir “keyif” alanı olarak görüyor ve “bella vita” deyiminin hakkını veriyorlar. Güne sert bir kahve ile başlıyor, geceyi bir kadeh şarapla bitiriyorlar. Giyimlerine, görünüşlerine son derece özen göstermeleriyle bilinen İtalyanlar, estetik algılarını hayatlarının her alanına yayıyor; kadına ve kadının aile ilişkilerindeki önemine büyük değer veriyorlar.
Otantik lezzetlerin başkenti sayılabilecek İtalyan mutfağında Etrüsk, Yahudi, Antik Roma ve Antik Yunan tariflerinin esintileri açıkça görülüyor. Milattan önce dördüncü yüzyıla kadar uzanan bu sağlıklı mutfak, dünyanın en sevilen lezzetlerini barındırıyor. Yemek yemenin bir açlık giderme eylemi olarak değil, bir sohbet aracı olarak kullanıldığı İtalya’da yeni tatlar denemenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.
Şarap, kahve ve sebzelerin hakim olduğu bu yemek kültürü sayesinde dünya mutfağı adeta bir cennete dönüşmüş. Taş fırında pişen domatesli-fesleğenli lezzet Napoli pizzasını, patates hamuruyla elde edilen bir makarna türü olan Gnocchi’yi, et suyu, şarap ve pirinçle yapılan bir tür pilav olan Risotto’yu denemeden İtalya’dan ayrılmayın : ) Parmesan peyniri, espresso, dondurma ve mozzarella başta olmak üzere birçok olmazsa olmaz lezzetin mucidi olan İtalyanlara sonsuz teşekkürler!
Lezzetli mutfağıyla yeme alışkanlıklarımıza, modacılarıyla giyim tarzımıza yön veren ülkede her yıl binlerce alışveriş tutkunu Milano’yu ziyaret ediyor. Trend ürünlerin, tasarım takıların ve outlet alışveriş merkezlerinin bulunduğu İtalya’da düzenlenen moda haftaları da hayli ilgi çekici.
Peki İtalya’ya ne zaman gidilir?
Orta Çağ kasabalarının etkileyici dokusunu, üzüm bağlarının ve selvilerin süslediği Toskana’yı ve ferahlatıcı gölleri ziyaret etmek için en uygun zamanı ayarlamak çok önemli, çünkü İtalya’nın iklimi pek tahmin edilebilir değil. Akdeniz ikliminin görüldüğü bir ülke olsa da farklı sıcaklıklardaki sularla çevrili olması nedeniyle birçok farklı hava olayı meydana gelebiliyor. Sıcak ve soğuğun rahatsız edici olmadığı ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde gezmek daha keyifli olabilir. Nisan ve Ekim aylarında iklimin daha dengeli olduğunu söylemek mümkün. Böylece turist kalabalığından ve soğuk havadan kaçınarak keyifli bir gezi gerçekleştirebilirsiniz.
Akdeniz ruhunu İtalya’nın her yerinde hissedebilir, sanatı, tarihi zenginliği, büyüleyici estetiği ve doğal güzellikleriyle unutulmaz anılar biriktirebilirsiniz! Gelin, birbirinden çekici şehirleriyle kısa bir İtalya turu yapalım!
1) Roma
İtalya’nın başkenti olan 2800 yıllık şehir, öncesinde Roma Krallığına, Roma İmparatorluğuna ve Papalık Yönetimine başkentlik yapmış. Adeta bir açık hava müzesi olan Roma, Gladyatörlerin dövüştüğü Colosseum ve Santa Maria Maggiore Bazilikası başta olmak üzere birçok eser barındırıyor. Avrupa’yı keşfetmek için mutlaka ziyaret edilmesi gereken şehir, Antik Roma kalıntılarıyla ve sanat eserleriyle dolu.
2) Vatikan
Katolik mezhebinin ruhani merkezi olan Vatikan, Roma sınırlarında yer alan bir şehir devleti. Kiliseleri, müzeleri ve meydanlarıyla milyonlarca ziyaretçi alan şehirde Papanın insanları kutsadığı Piazza San Pietro Meydanı ve meydanda Aziz Petrus Bazilikası yer alıyor. Dünyanın en büyük kiliselerinden olan Aziz Petrus Bazilikası’na çıkarak şehri seyredebilir, eşsiz manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz. Sanat dünyasının en değerli şaheserlerine ve Michelangelo’nun muhteşem fresklerine de ev sahipliği yapan Vatikan, Sistina Şapeli ile göz kamaştırıyor. Vatikan bahçelerine uzun uzun bakmayı ve bizim için fotoğraf çekmeyi unutmayın!
3) Venedik
Dünyanın en romantik şehirlerinden olan Venedik, sıkı durun, tamı tamına 118 adacık üzerine kurulu! Bu nedenle 160 küsür kanala ve 400 küsür köprüye sahip olan Venedik, su üzerine kurulu özel bir şehir. Aşk dolu sokaklarında araçlar, gürültü ve stres yok. Sandallar sessiz sakin salınıyor, saraylar ve kiliseler gözlerimizi kamaştırıyor. Avrupa’nın sayılı meydanlarından olan San Marco ve Bizans mimarisinin etkilerinin açıkça görünür olduğu San Marco Bazilikası Venedik’in en çok ziyaretçi alan yerlerinden.
Vaporetti adı verilen deniz otobüsleri veya deniz taksileriyle gezmek Venedik’te yapılacak şeyler arasında. Riolto Köprüsü, Dükler Sarayı ve rengarenk evleriyle Burano adası gibi birçok rotaya sahip olan Venedik’te, keyifli vakit geçirmek çok kolay. Festival ve bienal zamanlarında aşırı kalabalık olan bu şehri daha sakin olduğu zamanlarda ziyaret ederek huzurlu bir gondol turu yapabilirsiniz.
4) Toskana
Pisa ve Floransa gibi ünlü kentlerin içinde bulunduğu Toskana, İtalya’nın özerk bölgelerinden biri. Kalan tüm diğer İtalya şehirleri gibi Orta Çağ esintisini sık sık hissettiğimiz bu şehir, Pisa Kulesi’ne ev sahipliği yapıyor.
Dolambaçlı sokakları ve üzüm bağlarıyla gezilecek birçok alternatifi olan ve Pisa Kulesi sayesinde birçok ziyaretçi alan Toskana, kartpostallık kır manzaralarıyla ünlü. Çiftlikleri ve doğayı seviyorsanız, Val d’Orcia’ya hayran kalacağınıza eminiz. Rönesansın dönüm noktasında yer alan isimlerden Galileo Galilei’nin bir zamanlar burada yaşadığı düşünüldüğünde, gezerken ayrı bir heyecan hissediyor ve şarap üretim bölgesi olan Chianti Toskana’yı gezmeye başlıyoruz. Toskana’da gezilecek en önemli noktalardan biri Floransa. Rönesans’ın doğuşuna ve Leonardo da Vinci ve Michalengio gibi ünlü sanatçıların hayatına şahit olan şehirde Uffizi Müzesi’ni ziyaret edebilir ve muhteşem eserlere tanıklık edebilirsiniz.
5) Milano
İtalya’nın en tarz ve zengin şehri desek yanlış olmaz. Galerileri, tarz dükkanları ve restoranlarıyla elit bir profil çizen Milano, modanın başkenti olarak bilinen ve dünyanın önemli ticaret merkezlerinden olan önemli bir şehir.
Modanın kalbinin attığı bu nadide şehirde Castello Meydanında’ki Castello Sforzesco Kalesi ve Santa Maria delle Grazie Kilisesi gibi mimari eserler de bulunuyor. İtalya’nın en görkemli kiliselerinden olan gotik kilise Duamo da mutlaka görülmeli. Yapımına 13. Yüzyılda başlanan Duamo, ilk olarak romanesk tarzda planlanmış, sonrasında gotik tarza çevrilmiş. Kısaca, Milano’nun güçlü bir sanatsal mirasa sahip olduğunu söylemek de mümkün.
Dünyanın en önemli opera ve bale merkezlerinden Teatro all Scalla’yı da sınırlarında tutan Milano, her yıl moda ve otomotiv sektöründe başarılı fuarlara imza atıyor.
İtalya yazımız burada son buluyor! Yolunuz düşerse bize fotoğraf göndermeyi, deneyimlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın : ) Gelecek turda görüşmek üzere… Veni, Vidi, Venn Tour!